Hûzün’den başlamak istiyorum bu gün yazmaya,
hûzün işte, düşüncelerimin yüzde ellisini oluşturan, suratimi asık yapan,
ve sıcak bir bahar günü beni tir tir titreten hüzünden başlıyorum yazmaya,
içimden geldiğince ,olduğunca ve düşüncelerimi hiç değiştirmeden yazıyorum,
her zamanki gibi deniz manzaralı bir Cafe ve Karadeniz müziği eşliğinde ,
Karadeniz dedim ya, şimdi siz sorarsınız hava nasıl, yarı güneşli ve acayip esiyor doğudan,
üşüyor musun? hani derler ya erkek adam üşümez , yok ondan değil, yanımda çift şekerli bir çayım var,
bu çay beni sımsıcacık tutuyor, düşüncelerimi ısıtıyor, kalbimi, gönlümü ısıtıyor, bir nevi ilham da alıyorum yeri geldiğinde de.
İşte böyle hayat devam ederken geçenlerde biriyle tanıştım, çok iyi, sevecen ve şirin bir kişi,
ama farklı biri işte, yalnız kalmayı seviyor ve insanlardan kaçıyor, yanlış anlamayın korktuğu için değil,
belkide yapabilse kendisinden de kaçmaya çalışacak.
Şimdi gel gelelim onu o hale kim getirdi yada nasıl geldi, onu yalnızlığa zorlayan neydi?
Bu kişi ile sohbet etmeyi çok severim, bazen sohbet ederken damarına dokunduğum konular oluyor,
göstermemeye çalışıyor, ne kadar gizlese de bilirsiniz işte Güven'in gözünden bir şey kaçmaz,
bu şekilde, belkide geçmişi yüzünden , belkide güven'sizlik yüzünden bu halde,
bilemiyoruz işte, ama bildiğim şey geçmiş ondan daha geçmiş değil,,,
Yani, konu olarak 'yalnızlık' insana özgü bir şey değil bu hayatta, hatta insan için yaratılmış bir şey de değil,
insanlardan kaçmak ise çözüm değil, tam tersi insanları tanımak lazım, onların her çeşiti ile tanışmak lazım,
inanın bir çiçekçideki bütün çiçekleri koklamak gibi bir şeydir insanları tanımak,
ama, tabiki ben bu şekilde bunları bu kişiye anlatamadım, neden mi? elbette bir nedeni var,
çünkü ben onunla sohbet ederken çiçekçide ki en güzel çiçek olan gül'ü koklamakla meşgüldüm,
işte benimkisi de böyle bir şey,,,
en başta yazdığım o kelime var, o zehri zakkum kelime, nedir demeyin 'hûzün' işte,
işte o hûzün, bu kişinin yanına gelince sigara dumanı gibi süzülüp giderdi bedenimden,
nasıl mı demeyin, olunca oluyor işte, hani gülü koklayınca, o mis gibi kokuyu içinize çekince oh dersiniz ya,işte öyle,
hayat böyle işte, sakın unutmayın, başkasının hayatı senin için gül kokusu olabilir,
eğer bu hayatı mutlu ve huzurlu olarak yaşayabiliyorsan, ilk yapman gereken, başkası için ilhâm kaynağı ol,
çünkü; zaman gelir onları gördükçe daha çok mutlu olursun...
(yeni kitabım esen rüzgarın esareti'nden alıntıdır...)
(yeni kitabım esen rüzgarın esareti'nden alıntıdır...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder